26 Şubat 2016 Cuma

Avustralya Günlüğüm - Melbourne

MELBOURNE; 25 Ekim 2014 ve 26 Ekim 2014

Melbourne ♥ Ben bu şehre kelimenin tam anlamıyla âşık oldum! Gitmeden önce ön yargıyla yaklaştığım, acaba popülaritesi nedeniyle yozlaşmış mı diye düşünürken Melbourne hayal biye edemeyeceğim şekilde etkiledi beni!

Her ne kadar gece yolculuğu yapmamaya yemin etmiş isek de (daha önceki yapmış olduğumuz maceralı gece yolculuğumu buradan okuyabilirsiniz) 25 Ekim 2014’te gece yarısı –yine maceralı bir yolculuk sonrası- Melbourne’e vardık. Aslında planlarımızda Adelaide – Melbourne arası sahil yolundan harika manzara eşliğinde ve yol üzerinde durabileceğimiz tatlı şirin kasabalar bulunan “Great Ocean Road”dan geçerek ulaşmak vardı, fakat yine düşündüğümüz olmadı…

Yolculuk boyunca, ormanların arasından geçtik, önümüze bir anda geyik sürüsü çıktı (evet yanlış duymadınız geyik sürüsü!), birkaç evlerden oluşan bir kasaba vari yerleşim yerinde adeta sokak köpekleri gibi dolaşan kangurularla karşılaştık J

Caddelerde adeta sokak köpekleri gibi gezen kangurular
Neyse gece vardık Melbourne’e ve hemencecik hazırlandık ve bir gece kulübüne gittik biraz eğlendikten sonra karavanımıza dönerek uyuduk. Ertesi gün erkenden uyandık, Melbourne’de geçireceğimiz ilk ve tek gün olduğundan planlı bir şekilde hareket etmemiz gerekiyordu.. Ben ki aylaar önce Melbourne’de olacağını öğrendiğim “Once Müzikali”ne bilet almıştım ve saat 6’da ona yetişecektim J

Melbourne gördüğüm en sanatsal şehriydi Avustralya’nın.. Caddeler, sokaklar, binalar sanki birer tasarım eserleriymiş gibiydi.. Şehir merkezi, yürüyerek keşfedilebilecek büyüklükteydi.

St. Patrick’s Katedrali 1800’lerden kalma yapısıyla görülmeye değerdi…

 

Katedral'in içinden bir kare 
Melbourne’un raylı hatlarının geçtiği, yine şehrin göbeğinde bulunan büyük görkemli yapısıyla yine 1800’lerden kalma yapısıyla şehir merkezindeki “Flinders Street/Victoria Park Railway Station”  da şehrin sembollerinden birisi..

1800'ler mimarisiyle şehrin merkezindeki Flinders Street/Victoria Park Railway Station

Şehirde eski&yeni bir arada, nostaljik esintiler taşıyan at arabaları ve tramvaylar..




Kraliçe Victoria bu şehre (hatta Avustralya’nın tümüne) adeta imzasını atmış olacak ki, yine isminin verildiği bugünlerde içerisinde özellikle balık tezgahlarıyla ünlü “Queen Victoria Market”


Queen Victoria Market'de bol bol bulunan deniz ürünleri :)
Queen Victoria Market'de bulunan eski postane ofisi aynen muhafaza edilerek cafe'ye dönüştürülmüş.
1800’lerden kalma eski ve görkemli yapısıyla Princess Theatre’da (bina tabi ki yine Viktoryen döneme ait..) gösterilen “Once” müzikaline gittim. Daha önce filmini izlemiş ve müziklerine âşık olmuştum! Oyun filminden çok daha etkileyiciydi.


Bir de şehrin gökdelenlerinin yükseldiği, şık cafe/restoranlarının bulunduğu daha çok -iş merkezlerini- barındıran Southbank bölgesi var. Yarra Nehri şehrin ortasından geçtiği için, nehrin karşısında kalan bu mahalle de görülmeye değer..

Southbank
Southbank gece
Yarra nehri üzerindeki köprülerden birinde bulunan aşk kilitleri (arkada Southbank)
Melbourne beni en çok sanatsal duruşuyla etkiledi! Şehrin içine sanat işlemiş ya da şehir insanların içimizde bulunan sanatı ortaya çıkarıyor.. Bilemiyorum belki de her ikisi.. Bunu sokak sanatçılarından, binalarına her yerde gözlemlemek mümkün..

-Melbourne Binaları-





-Melbourne Sokak Sanatçıları-







Son olarak şehir içinde bulunan devasa park Queen Victoria Gardens ile Melbourne sokaklarından bazı kareler..

Little Cupcakes Melbourne'u ararken içerisine girdiğimiz harika bir sokak (Degraves Street)

Southbank ve şehri ikiye bölen Yarra Nehri

Queen Victoria Gardens, arka fonda şehir silueti
Queen Victoria Gardens
Yarra Nehri üzerindeki köprülerden birisi, altındaki cafe/bar'ın ismi "Ponyfish Island"
Vee Avustralya Günlüğüm'de sona doğru yaklaşıyoruz.. Bir sonraki ve en son yazıda: Sydney!

by nb.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder